Pazar, Ekim 26

Birlikte yaşamın bahçeleri – Son Dakika Cumhuriyet Pazar Haberleri

Peyzaj artık “tasarım” değil, yaşayan ekosistemlerin planlanmasıdır. Çünkü her ağaç, her çalı, her kır çiçeği; Karbondioksiti hapseder, toprağın suyu emmesine yardımcı olur ve kuşlara ve böceklere barınak sağlar. Önemli olan bahçenin büyüklüğü değil doğayla olan ilişkisidir. Bu ilişki bölgenin şartlarına ve ihtiyaçlarına ne kadar yakın olursa ekosistem o kadar dayanıklı olacaktır.

Çevresel peyzajın bir diğer önemli yönü de “doğal yaşam alanlarının” yaratılmasıdır. Hayvanların özgürce gelişip dolaşabileceği ortamlar oluşturun; Sincapların, kuşların ve kelebeklerin bahçeye çekilmesi doğanın döngüsünü desteklemektedir. Bir bahçe göleti, sığ bir su deposu veya kır çiçekleri ile dolu bir çayır bile yaban hayatı için bir cennet olabilir. Bu yaklaşım kentsel alanlarda bile ekolojik ağlar örmemize olanak sağlıyor. Araştırmalar, yeşil alanların çevreye göre ortalama olarak havayı soğuttuğunu ve çiçek bolluğunun tozlayıcı türlerin (arılar, kelebekler) sayısını artırdığını gösteriyor. Yani her küçük yeşil alan hem iklim dengesine hem de biyolojik çeşitliliğe katkı sağlıyor.

YEREL BİTKİSEL, DİRENÇLİ EKOSİSTEM

İklim dostu peyzaj yaklaşımı egzotik süs bitkilerinden uzaklaşıp yerel türlere yöneliyor. Yerel bitkiler bulundukları toprağın iklim koşullarına uyum sağladıkları için daha az suya ihtiyaç duyarlar, daha az bakıma ihtiyaç duyarlar ve çevrelerindeki canlılarla simbiyotik bir ilişki kurarlar. Örneğin Anadolu'nun kurak ve yarı kurak bölgelerinde doğal olarak yetişen lavanta, adaçayı, kekik ve astragalus türleri suyu verimli kullanan, toprağı koruyan, tozlaşan canlılara zengin bir yaşam alanı sağlayan bitkilerdir.

Bu yaklaşım sadece iklim değişikliğine karşı estetik bir tercih değil, yaşamı yeniden şekillendirmek anlamına geliyor. Doğru bitkiyi seçerek karbon ayak izinizi azaltabilir ve mikro iklimler yaratarak aşırı sıcaklıkları dengeleyebilirsiniz. Her bahçe bir mikro ormana, toprağın su döngüsünü koruyan bir nefes alma noktasına dönüşür. Elbette bunu sadece kişisel bahçeler için söylemiyorum. Kamusal alanlardan özel işletmelere kadar herkesin bu konuda bilgilendirilmesi ve projelerini bu yaklaşımla şekillendirmesi gerekiyor.

Biyoçeşitlilik açısından zengin bir coğrafyaya sahip olan ve yalnızca bitki biyoçeşitliliği açısından 4 bini endemik olmak üzere 12 bin türün bulunduğu ülkemizde bu yaklaşımın çok daha yoğun ve hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu anlayışın güçlü örneklerinden biri de Kapadokya'nın tarihi Mustafapaşa köyünde yer alan Ajwa Kapadokya Bahçesi'dir. 90 hektarlık geniş bir alan üzerinde yer alan bu peyzaj, bölgenin ekolojik dengesi dikkate alınarak tasarlandı. Ayrıca yaban hayatını koruduğu için alanın etrafı dikenli tellerle çevrilmiyor. Dolayısıyla sincaplar, kirpiler, kuşlar ve diğer canlılar doğal bir akış içerisinde varlıklarını sürdürebilirler.

Bahçeler sadece insanların değil diğer türlerin de yuvasıdır. Kuşlar, arılar, kelebekler, kirpiler, sincaplar… Hepsi o bölgenin görünmez sakinleri. Bahçe tasarlarken onların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurun; Su için küçük bir kap bırakmak, çitleri açık bırakmak ve kimyasal gübrelerden uzak durmak büyük fark yaratır. Bu küçük jestler doğayla yeniden barışmanın pratik yollarıdır.

SÜRDÜRÜLEBİLİR PEYZAJIN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

İklim dostu bahçe tasarımı aynı zamanda psikolojik bir dönüşüm de yaratıyor. Çünkü doğayla bağın yeniden kurulması kişinin iç ekolojisinin yeniden dengelenmesine yardımcı olur. Toprağa dokunmak, bir tohumun filizlendiğini görmek, rüzgarın yönünü hissederek hareket etmek, tüm kokuları içinize çekmek… Bunlar hızla akan yaşamı yavaşlatma ve arındırma uygulamalarıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

vdcasino jojobet casibom jojobet
gaziantep escort gaziantep escort